Korumalı:

Burada alıntı yok çünkü bu yazı korumalı.

Yönetim Kurulundan

Ticaret Uzmanları ile Ticaret Uzman Yardımcılarının dayanışma ve birlikteliğini geliştirmeyi, ortak hak ve menfaatlerini korumayı, mesleki, sosyal ve kültürel gelişimlerine katkıda bulunmayı amaçlayan ve 550’den fazla üyesiyle her geçen gün daha da güçlenen Derneğimiz, 20 yılı aşkın süredir çok değerli makalelerle dolu olan Ticarette Uzman Görüş Dergisi’ni çıkarmaya devam etmektedir.

Yayın Kurulundan

Değerli Okurlar,

Ticarette Uzman Görüş Dergisi’nin 65. sayısında sizlerle bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu sayımızda, küresel ticaretin çeşitli boyutlarını ve Türkiye’nin bu süreçteki konumunu irdeleyen zengin içerikler sunuyoruz.

Investment Horizons: Türkiye And China’s Footprint in African Markets

avatar

There is a famous Chinese proverb says that “To attract the phoenix, build the nest first.” Africa has big investment opportunities. At present, Türkiye and China are both partners in the Belt and Road Initiative, concurrently acting as competitors in the African investment landscape. China gradually has been dominant player over whole Africa. In this respect, remaking world’s order has been shaped by soft power diplomacy tools. To invest in Africa effectively, it’s crucial to comprehend the dynamics of the Belt and Road Initiative within the continent. In this point, this article presents several insights to understand investment phenomena in Africa.

Aktörler, Kurumlar ve Stratejiler Bağlamında Türk Ticari Diplomasi Faaliyetleri: Asya-Pasifik Bölgesi Örneği

Diplomasi uluslararası ticaret ve yatırım alanlarında önemli bir fonksiyona sahiptir. Geleneksel diplomasinin ciddi bir değişime uğradığı günümüz dünyasında ülkelerinin önceliklerine, teknolojik gelişim ve ihtiyaçlara, ticaret sistemindeki dönüşüme ve artan rekabet şartlarına göre diplomasisini yeniden yapılandıran devletlerin küresel ekonomide daha fazla güce sahip olduğu görülmektedir. Bu açıdan Türkiye ekonomisi için strateji ve küresel rekabette öne çıkan sektör ve ürün gruplarının tespit edilerek, bu sektör ve ürün gruplarının doğru diplomasi kanallarıyla uluslararası ticarete ve yatırıma konu edilmesi büyük önem arz etmektedir. Kamu ve özel sektördeki farklı aktörler tarafından ülkeler arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi, sorunların çözülmesi ve bir ülkenin dışarıdan yatırım çekmesini teminen gerçekleştirilen faaliyetler olarak tanımlanabilecek ticari diplomasi küresel pazarlardaki ihracat hedeflerini yakalamak ve geliştirmek için en sık kullanılan araçlardan biridir. Bu çalışmada kavramsal çerçeve ve alan yazında kullanılış biçiminin ele alınmasının ardından aktörler ve kurumlar bağlamında Türk ticari diplomasi faaliyetleri Asya-Pasifik bölgesi örneği üzerinden değerlendirilecek olup belirlenen 13 ülke bakımından Türkiye’nin dış ticaret ve yurt dışı temsilciliklerine ilişkin veriler ışığında geleneksel pazarlar yerine rotanın çevrildiği yeni hedef pazarlara yönelik politika ve stratejiler tartışılacaktır.

Dünya Gümrük Örgütü’nün Cinsiyet Eşitliği Kurumsal Değerlendirme Aracı Üzerine Bir İnceleme

avatar

Dünya Gümrük Örgütü (DGÖ), 2013 yılında düzenlediği, “Gümrükte, Ticarette ve Liderlikte Kadınlar” konulu uluslararası konferanstan bu yana gümrük idarelerinde cinsiyet eşitliği ve çeşitliliğin teşvik edilmesi amacıyla bir dizi faaliyet yürütmektedir.  Cinsiyet Eşitliği Kurumsal Değerlendirme Aracı, Cinsiyet Eşitliği ve Çeşitlilik Beyanı, Cinsiyet Eşitliği ve Çeşitlilik Ağı ve cinsiyet eşitliği ve çeşitlilik üzerine çevrimiçi eğitim modüllerinin hazırlanması söz konusu faaliyetlerin başında gelmektedir.

“Gümrükte, Ticarette ve Liderlikte Kadınlar” konulu uluslararası konferansın bir sonucu olarak, DGÖ tarafından, gümrük idarelerine politikalarını, uygulamalarını ve faaliyetlerini değerlendirmelerine yardımcı olmayı amaçlayan, Cinsiyet Eşitliği Kurumsal Değerlendirme Aracı (CEKDA) adlı bir öz değerlendirme aracı hayata geçirilmiştir. Bu çalışma, DGÖ’nün cinsiyet eşitliği ve çeşitliliğin sağlanmasına yönelik çalışmalarını, CEKDA’dan hareketle incelemekte, bu alandaki iyi uygulama örneklerine ve Bakanlığımızın söz konusu araç kapsamında değerlendirilebilecek çalışmalarına değinmekte, son olarak kurumsal değerlendirme aracının zenginleştirilmesi için birtakım öneriler sunmaktadır.

How Can Global Governance Foster Collaboration to Repair And Strengthen Supply Chains in the Post-COVID-19 Era?

avatar

Bu makale, COVID-19 pandemisinin ve Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığının küresel tedarik zincirleri üzerindeki etkilerini incelemektedir. Pandemi, küresel tedarik zincirlerinde önemli aksamalara neden olmuş, temel mal ve hizmetlerin arzında büyük sıkıntılar yaratmıştır. Pandeminin ardından gelen Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ise bu krizleri daha da derinleştirerek gıda, enerji ve diğer kritik sektörlerde ek zorluklar doğurmuştur.

Makale, küresel yönetişimin bu sorunlara nasıl daha etkili çözümler sunabileceğini tartışmakta, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) ve Dünya Gümrük Örgütü (WCO) gibi uluslararası kurumların oynadığı rollerin altını çizmektedir. Ayrıca, tedarik zincirlerindeki darboğazların ve gerilimlerin giderilmesi için öneriler sunulmakta ve gelecekte benzer krizlerin önlenmesi için daha dirençli ve çeşitli tedarik zincirleri oluşturmanın önemine vurgu yapılmaktadır.

Küresel Sistemin By-Pass İhtiyacı

avatar

Küresel sorunların iş birliği ve kapsayıcılık vizyonu çerçevesinde çözüme kavuşturulması amacıyla kurulan uluslararası kuruluşlar, dünyanın karşı karşıya kaldığı sınamalar ve zorluklarla giderek daha işlevsiz hale gelmekte; söz konusu kuruluşlar sorunun kendisi haline dönüşmektedir. Bu çalışmada, uluslararası kuruluşların işlevsizleşmesinden hareketle Dünya Ticaret Örgütü’nün küresel ticaretin büyümeyi ve refahı desteklemekten uzaklaştığı bu dönemdeki güncellenme ihtiyacı ve bununla birlikte küresel ticaretin yeniden inşa edilmesi süreci tartışılmaktadır. 21. yüzyılın son çeyreğinde yaklaşık olarak küresel büyümenin iki katı oranında büyümeyi başaran küresel ticaret 2010’lu yıllar ile birlikte küresel ekonomik aktivitedeki artıştan daha zayıf bir performans sergilemiştir. Ticaret savaşları, salgın, iklim krizi gibi küresel sınamalar ülkelerin daha korumacı bir politika setine sahip olmasına ve küresel ticareti desteklemesi beklenen Dünya Ticaret Örgütü’nün kurumsal aksaklıklarıyla birlikte ticaretin büyüme ve refahı geliştiremeyen bir yapıya bürünmesine sebep olmaktadır. Bu çalışmayla birlikte, önümüzdeki dönemde küresel ticaretin yeniden inşası için başta Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) yeniden yapılandırılması olmak üzere uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi, ticaret engellerinin azaltılması, dijital ticaretin desteklenmesi, sürdürülebilir ticaretin teşviki ve eşitlikçi ticaret politikalarının benimsenmesi gibi politikalar ele alınmış ve Türkiye’nin sahip olduğu konum, üretim ve ihracat yapısı ile bölgesel ve çok taraflı iş birlikleri dikkate alınarak bu dönüşüm sürecinde üstlenebileceği rol değerlendirilmektedir.

İşletmelerde Yeşil Yönetim

avatar

Son yıllarda, ticari işletme faaliyetlerinin çevre üzerinde yarattığı etki, dünyanın çeşitli yerlerinde hükümetlerin, sivil toplumun ve ticari kuruluşların gündeminde önemli bir yer tutmaktadır.

2015 yılında düzenlenen Paris zirvesinde BM tarafından da dikkat çekilen çevreye ve toplulukların sürdürülebilir kalkınmasına yönelik bu endişe ülkeleri mevcut ve gelecek nesiller için insanların yoksulluğunu azaltmanın ve yaşam kalitesini iyileştirmenin yeni yollarını aramaya teşvik etmiştir. Bu düşünce akımının bir sonucu olarak, ticari kuruluş yöneticileri, “yeşil” bir yaklaşım olarak adlandırılan ekosistemi önemseyen sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen bir gündemi teşvik etmeye başlamıştır.

Bu yaklaşım kapsamında sınırlı kaynakların verimli kullanılması ve ekosistemlerin yenilenebilir özelliklerinin korunmasına yönelik çevreye duyarlı yeni bir işletme modeli olarak “yeşil işletme” kavramı ortaya çıkmıştır. Bu kavram işletmelerin çevresel ayak izlerini azaltarak daha sürdürülebilir bir yapıya ulaşmalarını hedeflemektedir.

Bu çalışmada öncelikle yeşil düşünce yaklaşımı ve işletmelerin yeşillenme nedenleri irdelenmiş sonrasında yeşil işletme ve temel unsurları olan üretim, finans, yönetim, insan kaynakları ve pazarlamanın nasıl yeşillenebilecekleri açıklanarak sürdürülebilir işletmeler için “yeşil” olmanın gerekliliği ortaya konmuştur.

Gümrük Risk Yönetimi (CRMS) Çerçevesinde İthalat Kontrol Sistemi (ICS)

avatar

Risk bilgilerinin değişimi ve günümüz ticaret anlayışının yön değiştirmesiyle güncellenen risk parametrelerinin bir ihtiyacı olarak ortaya çıkan Gümrük Risk Yönetim Sistemi aynı zamanda e-ticaretin küresel ticaret üzerinde hacminin artması ve ticaret iş modellerinde meydana getirdiği değişiklikler nedeniyle, gümrükler tarafından denetlenen sevkiyatların hacmi de günden güne katlanarak artmaktadır.
Risk analiz merkezleri arasında bilgilerin hızlı ve kullanımı kolay şekilde doğrudan paylaşılması için güvenlik riskleri, sağlık, çevre, ürün güvenliği ile ilgili güvenlik riskleri, fikri mülkiyet hakları ve nakit kontrolleri dahil finansal ve ticari riskler gibi çok çeşitli olası risklerin kontrolü noktasında ortaya çıkan Gümrük Risk Yönetim Sisteminin gelişmesiyle birlikte ilk defa 15 Mart 2021 tarihinde uygulamaya konulan İthalat Kontrol Sistemi 2 (ICS-2)’nin önemini daha da artırmaktadır.
ICS-2 ile birlikte Gümrük risk analizi ve kontrollerinin, özellikle güvenlik ve güvenlik riskleri, hava kargolarında olabilecek tehlikeli patlayıcılar, narkotikler, tehlikeli sahte ilaçlar, tehlikeli oyuncaklar veya elektronikler, silahlar ve her türlü organize kaçakçılığın önlenmesi gibi birçok konuyu kapsadığı görülmektedir.
Bu çerçevede, Makalemizde ICS-2 sistemini daha iyi anlayabilmek adına, öncelikle Gümrük Risk Yönetim Sistemi (CRMS)’ye değinilerek, ICS-2 olarak belirtilen kavramın ne olduğunu, sonrasında işleyişini ve Ülkemiz açısından durumu incelenmeye çalışılacaktır.