Yeni Batı Mah. Palandöken Cad. No: 92 Yenimahalle/ANKARA
ÖZET
Diplomasi uluslararası ticaret ve yatırım alanlarında önemli bir fonksiyona sahiptir. Geleneksel diplomasinin ciddi bir değişime uğradığı günümüz dünyasında ülkelerinin önceliklerine, teknolojik gelişim ve ihtiyaçlara, ticaret sistemindeki dönüşüme ve artan rekabet şartlarına göre diplomasisini yeniden yapılandıran devletlerin küresel ekonomide daha fazla güce sahip olduğu görülmektedir. Bu açıdan Türkiye ekonomisi için strateji ve küresel rekabette öne çıkan sektör ve ürün gruplarının tespit edilerek, bu sektör ve ürün gruplarının doğru diplomasi kanallarıyla uluslararası ticarete ve yatırıma konu edilmesi büyük önem arz etmektedir. Kamu ve özel sektördeki farklı aktörler tarafından ülkeler arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi, sorunların çözülmesi ve bir ülkenin dışarıdan yatırım çekmesini teminen gerçekleştirilen faaliyetler olarak tanımlanabilecek ticari diplomasi küresel pazarlardaki ihracat hedeflerini yakalamak ve geliştirmek için en sık kullanılan araçlardan biridir. Bu çalışmada kavramsal çerçeve ve alan yazında kullanılış biçiminin ele alınmasının ardından aktörler ve kurumlar bağlamında Türk ticari diplomasi faaliyetleri Asya-Pasifik bölgesi örneği üzerinden değerlendirilecek olup belirlenen 13 ülke bakımından Türkiye’nin dış ticaret ve yurt dışı temsilciliklerine ilişkin veriler ışığında geleneksel pazarlar yerine rotanın çevrildiği yeni hedef pazarlara yönelik politika ve stratejiler tartışılacaktır.
Anahtar kelimeler: Ticari diplomasi, Ticaret, Asya-Pasifik, Yumuşak Güç, İhracat
ABSTRACT
Diplomacy plays an important role in the fields of international trade and investment. Today, where traditional diplomacy has undergone significant changes, it is observed that states restructuring their diplomacy according to their priorities, technological advancements and needs, transformation in the trade system, and increasing competitive conditions have more power in the global economy. From this perspective, identifying the sectors and product groups that stand out in terms of strategy and global competition for the Turkish economy, and subjecting these sectors and product groups to international trade and investment through the right diplomatic channels, is of great importance. Commercial diplomacy, which can be defined as activities carried out to develop bilateral trade between countries, resolve conflicts, and attract foreign investment, by different actors in the public and private sectors, is one of the most used tools to achieve and improve export targets in global markets. In this study, after examining the conceptual framework and way of use in the literature, Turkish commercial diplomacy activities will be evaluated through the example of the Asia-Pacific region in terms of actors and institutions, and policies and strategies directed towards new target markets where the route is shifted from traditional markets will be discussed based on data related to Türkiye’s foreign trade and commercial representations for the 13 identified countries.
Keywords: Commercial Diplomacy, Trade, Asia-Pacific, Soft Power, Export
GİRİŞ
En temel tanımıyla ülkeler arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek ve dış ticaret hacminin artmasını sağlamak maksadıyla kullanılan bir diplomasi biçimi olarak ifade edilebilecek ticari diplomasi, geleneksel diplomasiye benzer şekilde ülkeler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, sorunların çözülmesi ve ortak çıkarların sağlanması için tercih edilen önemli enstrümanlardan biridir.
Ticari diplomasi, ticaret anlaşmalarının müzakeresi ve yürütülmesi, ticaret engellerinin kaldırılması, yatırım teşvikleri ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi gibi konuları kapsar. Bu çerçevede, hükümetlerin ticari diplomasiyi kullanarak ticari ilişkileri güçlendirmek, ekonomik kalkınmayı teşvik etmek ve uluslararası pazarlarda rekabet avantajı elde etmek için çaba gösterdiklerini vurgulamak gerekir.
Diğer yandan, küreselleşme ve dijital çağın başlangıcı ile ülkeler arasındaki ilişkiler derinleşmiş bu da ticari diplomasiyi daha önemli, bir yandan da karmaşık hale getirmiştir. Bu nedenle, birçok ülke ticari diplomatik ilişkilerini güçlendirmek için özel ticari diplomatik misyonlar oluşturmuş veya ticari diplomatik birimler kurmuştur. Kültürel, tarihsel, ticari ve siyasal ilişkilerimiz bakımından ülkemiz için önemli potansiyel barındıran Asya-Pasifik bölgesinin ticari diplomasinin aktör, kurum ve stratejileri bağlamında incelenmesinin ihracat vizyonunun çerçevelendirilmesine ışık tutması beklenmektedir.
Son yirmi yıldır dünyanın önemli jeopolitik merkezi haline gelen Asya-Pasifik bölgesinin tecrübe ettiği değişim, dünya çapında güç dengelerini yeniden şekillendirmektedir. “Asya’nın Yükselişi”nin bu manada dünya çapında bu yüzyılın ana konusu olması söz konusudur. Her ne kadar bu yükseliş metaforu önceleri daha çok Çin merkezli algılanmakla birlikte, özellikle ekonomik ve ticari anlamda tüm Asya-Pasifik coğrafyasının bir kalkınma hamlesi içinde olduğu ve bu ülkelerin geleceğin önemli aktörleri olarak görülmeye başlandığı hususu da genel kabul görmektedir. (Dışişleri Bakanlığı, 2024).
Bu çalışmanın ana odağını Asya-Pasifik bölgesi örneği üzerinden aktörler, kurumlar ve stratejiler bağlamında Türk ticari diplomasi faaliyetleri oluşturmaktadır.
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Ticari diplomasi kavramına ilişkin çalışmalar her ne kadar ulusal literatürde henüz beklenen seviyede yer bulamadıysa da uluslararası ilişkiler ve uluslararası ticaret alanında çalışan akademisyenlerin ilgili duyduğu alanlardan biri olduğunu ifade etmek mümkündür.
Kavramı kendi ülkesi ile bulunduğu ülke arasında iş geliştirme amacıyla diplomatik statüye sahip devlet temsilcileri tarafından yürütülen bir faaliyet olarak özetleyen Naray’ın (2008) tarifinin yanında Lee (2004) ticari diplomasiyi diplomatik kanallar ve süreçleri kullanarak ticari ilişkileri yöneten bir kamusal ve özel aktör şebekesinin faaliyeti olarak tanımlamaktadır. James & Berridge (2003, s.42) ise “diplomatik misyonların çalışmaları, kendi ülkesine hedef ülkedeki ticaret durumu ve yatırım fırsatları hakkında bilgi vermek, ülkesinden gelen özellikle küçük işletmeler başta olmak üzere iş insanlarına gerekli bilgiyi vererek aydınlatmak ve ticaret seyahatlerine gerekli destekleri sağlamak, bulunduğu ülkedeki iş insanları ve ticaret odaları ile teması sürdürmek” şeklinde daha ayrıntılı bir tanım yapar.
Literatürde ekonomi diplomasisi (economic diplomacy) ve ticari diplomasi (commercial diplomacy) kavramlarının genellikle birbirinin yerine kullanıldığı görülse de bu iki kavramı birbirinden ayıran bazı çalışmalar da mevcuttur. Reuvers (2012, s.2) ticari diplomasinin, ekonomi diplomasisinin bir alt kümesi şeklinde yorumlandığını hatırlatır.
Bununla birlikte, ekonomi diplomasisi ile yakından ilişkili olmasına rağmen, ticari diplomasinin ticaretin yanı sıra içe ve dışa yatırımın teşvik edilmesini içermektedir (James & Berridge, 2003, s.108). Ancak ticari diplomasi ve ekonomi diplomasisinin ayrı olduğu anlamına gelmez; bunlar vazgeçilmez bir biçimde iç içe geçmiş durumdadır: aynı amaca sahip ticari diplomasi, karşılaştırmalı üstünlük avantajlarından yararlanmayı amaçlarken, ekonomi diplomasisinin yarattığı uluslararası fırsatlardan ve piyasaların gelişiminden yararlanmayı hedeflemektedir (Potter, 2004, s.55; Aktan & Gür, 2023, s.6575).
Ekonomik diplomasi ve ticari diplomasi faaliyetlerine ilişkin değerlendirmelere örnek teşkil etmesi bakımından Rana ve Chatterjee’nin (2011) sınıflandırmasına Şekil 1’de yer verilmektedir.
Şekil 1. Ekonomik Diplomasi ve Ticari Diplomasi Faaliyetleri
Öte yandan, MÜSİAD tarafından 2018 yılında hazırlanan “Ekonomik Refah ve Güvenlik Bağlamında Ticaret Diplomasisi” başlıklı araştırma raporunda ekonomik diplomasiden farklılaşan ticaret diplomasisinin genel olarak kamunun veya kamu hizmeti sağlayıcılarının iş dünyası, ticaret odaları, sanayiciler vs. ile karşılıklı bir anlayış içerisinde uluslararası ticaret ve yatırım ortamını ülkeleri lehine geliştirmelerini ifade ettiğinin altı çizilmektedir (MÜSİAD, 2018). Genel olarak ticaret diplomasisi faaliyetleri iki temel çerçeveden oluşmaktadır: Ticaretle ilgili politika yapım süreçlerini ilgilendiren faaliyet ve süreçler; ihracat ve yatırımları destekleyici ve teşvik edici faaliyet ve süreçler.
Ticaret kavramı doğrudan iki veya ikiden fazla taraf arasında gerçekleştirilen mal veya hizmet alışverişini, bir diğer deyişle ülkeler arası bağlamda ihracat veya ithalatı (dış ticaret) ifade etmektedir. Ticari diplomasi kavramsallaştırmasındaki ticari ise yalnızca ticaretle ilgili konuları değil, yatırım, turizm, mülkiyet hakları vs. ekonomik yönü olan diğer alanları da kapsadığı için çok daha geniş bir anlama sahip olduğu şeklinde yorumlanabilir. Bu çalışmada da daha genişletilmiş bir perspektiften yola çıkılarak ihracat ve yatırımların arttırılması için kamu/özel sektör iş birliğinin yurtdışındaki faaliyetlerinin ve tercih edeceği enstrümanlarının etkinleştirilmesi anlamı üzerinde durulmaktadır.
AKTÖRLER VE KURUMLAR: TEMSİLCİLİKLER, KAMU VE ÖZEL SEKTÖR KURULUŞLARI
Ticari diplomasinin daha iyi anlaşılması için tüm aktörlerin ve aralarındaki ilişkinin anlaşılması kritiktir. Bu nedenle önce aktör kavramı tanımlanmalıdır. Devlet ve devlet-dışı aktörler şu dört özelliğe sahip yapılar olarak tanımlamaktadır:
Dolayısıyla ticari diplomaside aktör, uluslararası sistemdeki karar alıcılarla müzakere edebilmek, diplomatik ilişki kurabilmek, politik ve ekonomik hedeflere ulaşabilmek için birtakım enstrümanlar geliştirebilme ve uygulayabilme kabiliyetine sahip birimler olarak tanımlanabilir.
Diğer yandan, Balkan (2023) ticari diplomasinin aktörlerinin yurt içinde ticaret ile ilgili kamu görevlileri ile diplomatik statüyü haiz yurt dışında görev yapan ticaret temsilciliği idarecisi ya da diplomatik misyonun ticaret ile ilgili personeli olduğunu vurgular. Söz konusu ticari diplomatlar, ticaret müşaviri, ticaret ataşesi, ticaret temsilcisi gibi unvanlarda faaliyetlerini yürütebilmektedir. Ticari diplomatlar ülkelerin ticari ateşeleri olabileceği gibi, ticari danışman, ticari temsilci, seçilmiş lobi şirketleri, ajanslar, STKlar vs. şeklinde kişi ya da kuruluşlar da olabilir. Öte yandan, ticari diplomasi faaliyetleri kimi durumlarda devlet başkanları, cumhurbaşkanları, bakanlar, milletvekilleri, büyükelçiler ile diğer büyükelçilik personeli tarafından da yerine getirilebilmektedir. Bu bağlamda, ticari diplomasi çalışmaları, başta Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı gibi kurumlar tarafından yurtdışında görevlendirilen diplomatlar tarafından gerçekleştirilen faaliyetlerdir (Hocking & Lee, 2010, s.1222).
Türk ticari diplomasi faaliyetleri, Asya-Pasifik bölgesindeki aktörler, kurumlar ve stratejiler bağlamında incelendiğinde şu ana unsurlara odaklanılabilir:
Türkiye’nin Asya-Pasifik bölgesindeki ticari diplomatik faaliyetleri, bölgedeki ekonomik dinamiklere ve pazar taleplerine uygun stratejiler geliştirerek, iş birliği olanaklarını maksimize etmek için çeşitli aktörlerle birlikte çalışmayı içerir. Bu çabalar, Türkiye’nin bölgedeki varlığını güçlendirmeye ve ticari ilişkilerini genişletmeye yöneliktir.
Ticari diplomasi faaliyetleri esas itibariyle Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Yurt dışında temsil edilen kurumlar, Dışişleri Bakanlığı büyükelçilik ve başkonsolosluklara bağlı olarak çalışmakta olduğundan, bu bakanlık ilişki ve görev anlamında, ticari diplomasi faaliyetlerinin içerisinde yer almaktadır (Yıldırımlıdal, 2023). Bunun yanında, faaliyetleri doğrudan ticari diplomasi kapsamında olmamakla birlikte, görevleri gereği ticari diplomasi faaliyetlerine etki edebilecek Türk İşbirliği Kalkınma Ajansı (TİKA), Yunus Emre Enstitüsü başta olmak üzere bazı bakanlık ve kurumlar da mevcuttur (Can, 2020, s.122).
Bu bağlamda, Şekil 2’de Türk ticaret ve ekonomi diplomasisi faaliyetlerinde aktif olarak rol alan Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı idareler ile Türk Eximbank, DEİK, TOBB, TİM, TÜSİAD ve MÜSİAD gibi diğer bazı yapılara yer verilmiştir. Bu kuruluşlar kamusal kurumlar ve özel kuruluşlar veya sivil toplum kuruluşları olarak iki grup altında tasnif edilebilir.
Şekil 2. Ticari Diplomasi Faaliyetleri (Kurumlar)
GELENEKSEL PAZARLAR, HEDEF PAZARLAR VE UZAK ÜLKELER STRATEJİSİ ÇERÇEVESİNDE TİCARİ DİPLOMASİ FAALİYETLERİ
Türkiye’nin yakın kara havzası, kara sınırlarının doğrudan bağlı olduğu üç bölgeyi kapsar; Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu. Türkiye gerek tarihi birikimi gerekse coğrafi konumu itibariyle bu yakın havzanın değişmez bir parçası durumundadır. Ülkenin uluslararası düzeydeki siyasi, ekonomik ve kültürel ağırlığı bu havzadaki sahip olduğu etkinliğe ve performansa bağlı olmaya devam edecektir. Bu bağlamda, ekonomik ve kültürel nitelikli mekanizmalar, politik kaynaklı gerginliklerin tansiyonunu düşürebilmekte, ayrıca Türkiye’ye bölgesel güçlere alternatif politika üretme olanağı sağlayabilmektedir. Turgut Özal’ın Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya ve Karadeniz bölge ülkeleriyle, ekonomik iş birliği, su ve enerji nakil hatları, KEİ gibi bölgesel ekonomik iş birliği kuruluşlarının temelini atmak gibi derin ve karşılıklı işbirliği girişimleri bu potansiyeli kullanma amaçlı şeklinde yorumlanmaktadır (Ünay, 2010, s.29).
Diğer taraftan dış ticaretin bölgesel bazda çeşitlendirilmesi, ihracata dayalı faaliyette bulunan sektörler için dış ticaretten kaynaklı talep risklerini azaltmak için kullanılması gereken politikalardan birisidir. Bu politika aynı zamanda ülkeye özgü istikrasızlıkları da azaltabilmektedir (Çınar & Türkmen, 2010, s.30). Belirli bir ihracat pazarında büyüme ile artan rekabet, firmaları yeni pazar araştırmalarına zorlamakta, gelişen teknoloji ve ulaşım imkânları ise yeni pazarlara ulaşmada kolaylık sağlayabilmektedir (Çınar & Türkmen, 2010, s.51).
Tarihsel perspektiften bakıldığında ise 1980’lerde coğrafi yakınlık olgusuna dayanarak, iç pazara yönelik üretim yapan firmaların üretim fazlalarını dış pazarlara, özellikle yakın komşulara satmaları üzerine kurulu, fakat süreklilik arz etmeyen satışların firmaların döviz gelirleri elde etmelerinin yanında dış pazarlarla tanıştıkları, yabancı pazarlara açılmanın ilk evresi olan ihracat pazarlaması stratejisiyle yakın Ortadoğu pazarları üzerinden dünyaya açılma sürecine giren Türkiye, birtakım bölgesel istikrarsızlıklar ve yeni hedef pazarlar arayışı ile bu tarihlerden sonra daha istikrarlı ve alım gücü yüksek pazarlara yönelmeye başlamıştır. Dolayısıyla her ne kadar coğrafi avantaj, teknik iş birliği, gümrük ve sınır güvenliği gibi konulardaki ortaklıklar komşu ve yakın konumdaki ülkelerle ticaret hacmi bakımından güçlü yönleri teşkil etse de alım düzeyi düşük komşu ve çevre ülke pazarları gibi yerel bir perspektif yerine küresel bir bakış açısı benimsemesi ve pazarlamanın nihai evresi global pazarlamaya uygun, küresel perspektifi olan ticaret stratejileri izlemesi, bilgi ve teknoloji yoğun ürünlerin komşularla sınırlandırmaksızın global ölçekte pazarlara sunması önerilmektedir (Ayman ve diğerleri, 2007, s.256). Dolayısıyla bu, ihracatta rotanın uzak pazarlara çevrilmesi anlamına gelmektedir.
Bununla birlikte, 2005 yılında uygulamaya konan ve 24 ülkeyi kapsayan Asya-Pasifik Ülkeleri ile Ticari ve Ekonomik İlişkileri Geliştirme Stratejisi kapsamında, dünya nüfusunun yarısından fazlasını barındıran ve dünyanın en hızlı büyüyen ekonomik alanını teşkil eden ve dolayısıyla dünya ticaretinde önemli bir yere sahip bulunan Asya-Pasifik bölgesi hedef pazarlar içine dahil edilmiştir (Ticaret Bakanlığı, 2007, s.29). Asya-Pasifik ülkeleri stratejisinin temelini, bölgeyle ticari ve ekonomik ilişkilere genel bir ivme kazandırmak ve bölge pazarlarından gerekli payı almak, ihracatta karşılaşılan en büyük yapısal sorun olan sektörel ve bölgesel bağımlılığı bertaraf etmek, bölge ülkelerinden yapılan ve ihracatta ana-ara girdi olarak kullanılan ürünlerin ithalatında gerekli disiplini sağlamak, önemli sermaye birikimine sahip bölge ülkelerinden yatırım çekmek, müteahhitlik, müşavirlik ve mühendislik firmalarının Asya-Pasifik ülkelerindeki pazar paylarını artırmak ve savunma sanayi sektörünün sahip olduğu potansiyeli kullanmak gibi belirli hedefler oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Asya-Pasifik bölgesinde yer alan ülkeler ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve özellikle bölgeye yönelik ihracatın arttırılması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla ticaret ve yatırım promosyonuna yönelik ticari diplomasi faaliyetleri çerçevesinde KEK toplantıları, ortak is konseyi toplantıları, ticaret heyetleri, bölgede düzenlenen ticaret fuarlarına milli katılımlar ve dış ticaret köprüsü etkinlikleri düzenlenmektedir.
Asya-Pasifik bölgesi geniş bir coğrafi alanı kapsar ve çeşitli ülkeleri içerir. Bu bölgedeki ülkeler şu şekildedir; Avustralya, Çin, Endonezya, Filipinler, Güney Kore, Hindistan, Japonya, Kamboçya, Malezya, Singapur, Tayland, Vietnam, Yeni Zelanda. Anılan ülkelerin her biri ekonomik, kültürel ve siyasi açıdan farklı dinamiklere sahip olduğundan Türkiye’nin dış ticaret politikasında söz konusu unsurlar belirleyici ve yönlendirici rol oynar.
Örneğin Asya’da Hindistan müteahhitlik ve teknik müşavirlik sektörü açısından yeni bir ülke olmasına rağmen önemli miktarlarda projelerin alındığı, Malezya ve diğer bazı uzak doğu ülkeleri ise sektörün son yıllarda projeler aldığı ülkeler olmuşlardır. Ticaret müşaviri ataması sonrasında Türk müteahhitlik firmalarının bu ülkelere ciddi şekilde yerleşmeye başladıklarını, göstermektedir (Can, 2020, s.243). Ancak coğrafi uzaklık, kültürel farklılıklar, iş yapma şeklindeki değişiklikler, sektörün bu pazarlarda hemen büyümesine engel durumlar şeklinde görülebilecektir. Öte yandan, geçen süreçte kazanılan tecrübelerle önümüzdeki yıllarda daha fazla proje alınması beklenebilecek bir durumdur.
Bu bağlamda Türkiye’nin geleneksel olarak etkin olduğu Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu coğrafi bölgeleri haricinde yeni pazarlarda tutundurma faaliyetlerine ağırlık vermesi ithalatta alternatif arayan ülkeler için bir seçenek olarak kalıcı hale gelmesini sağlayabilecektir. Bu çalışma kapsamında ele alınmak üzere – sonraki başlıkta daha detaylı değinileceği üzere – 13 ülke belirlenmiştir. Bahse konu 13 ülkeden 10’u aynı zamanda “Uzak Ülkeler Stratejisi” kapsamında yer alan ülkelerdir.
2022 yılı Temmuz ayında Ticaret Bakanlığı tarafından kamuoyu ile detayları paylaşılan Uzak Ülkeler Stratejisi “uzak ülkelere yönelik özel bir dış ticaret stratejisinin ortaya konulması gerekliliği”nden hareket etmektedir. Covid-19 salgını nedeniyle küresel üretim ve tedarik zincirinde yaşanan aksamaları da fırsat olarak değerlendirerek Türkiye’nin küresel pazarlardaki konumunu güçlendirmek için yola çıkılan bu eylem planında ihracatın geleneksel ürün-pazar yapısını bir ileri aşamaya taşıyarak yeni ürün ve yeni pazar çeşitliliğine odaklanılmaktadır (Ticaret Bakanlığı, 2022). Bu anlayışla Ticaret Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen analitik çalışmalar neticesinde Türkiye’ye 2 bin 500 kilometreden uzak mesafede bulunan, dünyadan ithalatı 60 milyar doların üzerinde olan ve ithalatından alınan payın yüzde 1’in altında olduğu 18 ülke hedef olarak belirlenmiş olup bu ülkelerin yarıdan fazlası Asya-Pasifik bölgesinde yer almaktadır. İkili ticaretin geliştirilmesine yönelik atılan en somut adımlardan biri ise ihracat desteklerin arttırılmış oranda uygulanıyor olmasıdır. Türkiye’nin söz konusu ülkelere yönelik ticari diplomasi faaliyetlerini anlamak ve dış ticaret hacmine daha yakından bakmak üzere sonraki bölümde bazı veri ve istatistiklere yer verilecektir.
ASYA-PASİFİK BÖLGESİ İLE DIŞ TİCARETTE GENEL GÖRÜNÜM VE TÜRK TİCARİ DİPLOMASİ FAALİYETLERİ
Asya-Pasifik bölgesinde konumlanan ve bu çalışma özelinde incelenen 13 ülke ile Türkiye’nin dış ticaret istatistiklerine Tablo 1’de yer verilmektedir. Buna göre daha detaylı bakıldığında ilk sırayı 3,3 milyar Dolar ihracat ile Çin’in aldığı görülmektedir. Hindistan, Güney Kore, Avustralya ve Singapur ise ilk beş içerisinde yer alan diğer ülkelerdir. Bu ülkeler arasında Avustralya, Türkiye’nin dengeli bir dış ticaret hacmi olan ülkeler arasında olup toplam ihracat ve ithalat değerleri birbirine yakındır.
Tablo 1. Türkiye’nin Asya-Pasifik Bölgesine Toplam İhracatı (Bin Dolar)
Ülke | 2021 | 2022 | 2023 |
Çin | 3.662,8 | 3.281,1 | 3.309,2 |
Hindistan | 1.304,9 | 1.637,5 | 1.644,0 |
Güney Kore | 987,4 | 1.051,6 | 1.042,2 |
Avustralya | 971,0 | 965,7 | 944,8 |
Singapur | 888,5 | 800,1 | 756,9 |
Japonya | 529,7 | 664,0 | 645,4 |
Malezya | 445,2 | 478,3 | 489,9 |
Vietnam | 336,7 | 343,8 | 426,0 |
Endonezya | 313,0 | 367,3 | 409,9 |
Tayland | 236,2 | 282,5 | 280,8 |
Filipinler | 112,5 | 308,8 | 208,8 |
Yeni Zelanda | 128,0 | 118,8 | 122,6 |
Kamboçya | 26,3 | 26,3 | 25,7 |
Toplam | 9.942,4 | 10.325,7 | 10.306,4 |
Bölgeye yönelik önceliklendirme ve strateji ortaya konmadan bir vizyon geliştirilmesi kısa vadede ihracat paylarını artırabilecekse de daha uzun soluklu ve istikrarlı bir ilişki kurabilmek adına ihracat perspektifinde potansiyel arz eden bazı sektörlerin belirlenmesi ve üzerine çalışılması önemli olacaktır. Örneğin Türkiye müteahhitlik sektöründe dünyanın önemli ülkeleri arasındadır. Dünyanın değişik bölgelerinde kazanmış oldukları tecrübeler, yeni bilinmeyen pazarlara girişlerinde önemli bir avantajdır. Ayrıca konunun akademik olarak daha fazla çalışılması, sektörün potansiyel pazar imkanlarının değerlendirmesine pozitif katkı yapacaktır.
Yine hizmet ihracatının önemli kalemlerinden turizm (özellikle de sağlık turizmi) ve eğitim konusuna daha stratejik yaklaşılarak özellikle Avustralya, Yeni Zelanda, Singapur ve Japonya gibi refah düzeyi yüksek ülkelere yönelik planlama yapılabilir. Bu noktada, ikili ilişkilerin güçlendirilmesi, ülkeler arası resmi ziyaret ve heyetler ile Türkiye’nin Asya-Pasifik ülkelerinde somut temas noktaları oluşturması ticari diplomasinin işletilmesi konusunda işlevsel araçlar teşkil eder. 2009 yılında Pekin’de bir Türk Ticaret Ofisi açılması sonrasında Asya-Pasifik ülkelerine yönelik ihracatın bir önceki yıla göre % 44 oranında artış gösterdiği ve 5,54 milyar Dolar civarında gerçekleştiği tespit edilmiştir. İhracat artış hızı, stratejinin yürürlüğe girdiği 2005 yılından bu yana genel ihracat artış ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. Türkiye için önemli bir doğrudan yabancı yatırım kaynağı Japonya, emek yoğun sektörlerde Çin ve yükselen bilişim sektörlerinde de Hindistan gibi en büyük potansiyel rakipleri bu bölgede bulunmaktadır. (Özberk, 2010).
Bir başka örnekle, geleneksel pazarlar arasında olmayan uzak doğuda Moğolistan, Tayland, Vietnam, Filipinler gibi ülkelerde, 2003 yılı sonrasında (ağırlıklı olarak 2010 yılından sonra) ticaret müşaviri ataması sonrasında Türk firmalarının ilk defa müteahhitlik ihaleleri aldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca Can (2020) çalışmasında, ilk defa ticari diplomatın atandığı veya mevcut sayının artmış olduğu ülke, hangi kıta veya bölgeye bakılmaksızın o ülkeye olan ihracatının olumlu etkilendiğini saptamıştır.
Bununla birlikte, Ticaret Bakanlığı’nın yurt dışı ticari diplomasi faaliyetleri 119 ülkede 179 merkezde faaliyet gösteren ticaret temsilcilikleri vasıtasıyla yürütülmektedir. Bakanlık yurt dışı ticaret temsilcilerinin görevlerinden bazıları, firmalara danışmanlık hizmeti, Türk ürünlerinin tanıtımı, ürünlerin pazara girişte karşılaştığı sorunların tespiti ve çözümü, fuarlara katılım, ticaret heyetleri, alım heyetleri ve basın ziyaretlerinin organizasyonları, kabul eden ülkedeki büyük ihaleler ile ithalat taleplerinin firmalara bildirilmesi, potansiyel yatırımcılar ile ithalatçıların belirlenip ülkemiz firmalarına iletilmesi, seminerler ve organizasyonları düzenlenme, ülkemizi ikili ve çok taraflı platformlarda temsil etmek olarak sayılabilir (Balkan, 2023).
Tablo 2. Ticaret Bakanlığı Yurtdışı Teşkilatı (Asya-Pasifik Bölgesi)
Ülke | Temsilcilik | Temsilci Sayısı |
Avustralya | Melburn | 2 |
Sidney | ||
Çin Halk Cumhuriyeti | Guanco | 8 |
Hong Kong | ||
Pekin | ||
Şanghay | ||
Endonezya | Cakarta | 2 |
Filipinler | Manila | 1 |
Güney Kore | Seul | 1 |
Hindistan | Yeni Delhi | 4 |
Haydarabad | ||
Mumbai | ||
Japonya | Tokyo | 2 |
Kamboçya | Punom Pen | 1 |
Malezya | Kuala Lumpur | 2 |
Singapur | Singapur | 1 |
Tayland | Bangkok | 1 |
Vietnam | Hanoi | 1 |
Yeni Zelanda | Wellington | -* |
Konuya ilişkin alan yazında rastlanan bazı çalışmalar ticari diplomasi üzerindeki söz konusu etkiyi doğrular niteliktedir (Bedir, 2021). Devlet ve hükümet başkanlarından oluşan üst düzet heyetlerin yurtdışı ziyaretlerinin uluslararası ticaret üzerindeki olumlu etkisini tespit eden Okan (2019), dış temsilciliklerin uluslararası ticarete olan olumlu etkisini ve yurtdışındaki her yeni ek konsolosluk için yaklaşık %6-10 arttığını ortaya koyan Rose (2007) ve diğer devletlerle ikili ve çok taraflı ticaret anlaşmaları imzalamak ve diplomatik temsilcilik açmak gibi kullandığı ticari diplomasi yöntemlerinin dış ticaret ve yatırım akışları üzerinde olumlu etkisinin olduğunu tespit eden AlTaffaq’ın (2019) çalışmaları örnek olarak sayılabilecektir. Aktan ve Gür (2023) ise Körfez ülkelerinde görev yapmış ve ticari diplomasinin önemli aktörleri olan kamu çalışanları (ticaret müşavirleri ve ataşeleri) ile özel sektörden uluslararası ticaret alanında uzman, bir diğer deyişle şirket yetkilileri ile gerçekleştirdikleri derinlemesine mülakatların sonucunda kamu ve özel sektörün arasındaki iletişim mekanizmasının önemine vurgu yapmış, söz konusu araştırmada kamu kurumlarının, bölgede ticari faaliyeti gösteren bu ülkelerin iş kültürünü iyi bilen tecrübeli özel sektör firma yetkilileri ile birlikte ortak projeler yürütebileceklerinin altı çizilmiştir.
Bununla beraber, Endonezya ve Malezya gibi ülkeler ile kültürel ve tarihsel bağlara vurgu yapılması hizmet ihracatı (örneğin dizi-film ihracatı ve diğer kreatif endüstriler) konusunda Ortadoğu ve Güney Amerika’dan sonra yeni alanlar açabilecektir. Benzer şekilde Avustralya ve Yeni Zelanda için tamamlayıcı yönüyle kültürel diplomasi işletilebilir ve bir yumuşak güç unsuru olarak kullanılabilecektir. Kamu, ekonomik, ticari, insani, hukuki ve kültürel diplomasi birbirlerini tamamlayan ve koordineli bir şekilde yapıldığı taktirde uzun vadede Türkiye lehine olumlu sonuçlar üretecek bir güce sahiptir.
DEĞERLENDİRME
Türkiye’nin ihracat hedeflerine ulaşabilmesi ve zaman farkı, uzaklık-mesafe ve lojistik sorunlar gibi unsurlardan en az etkilenecek şekilde dış ticaret hacmini artırabilmesi için yeni pazarlara yönelmesi ve bunu yaparken de ticari diplomasiyi en etkin şekilde kullanması gereği açıktır. Çalışmada vurgulandığı üzere Asya-Pasifik bölgesi birçok açıdan bu araçların aktifleştirilebileceği, orta-uzun vadede güçlü ilişkiler tesis edilebilecek bir coğrafyadır. Bu anlamda, ihracat pazarlarımızın çeşitlendirilmesi, ülkemize doğrudan yabancı yatırım çekilmesi ve siyasi pozisyonlarımıza uluslararası alanda destek sağlanması amaçlarına yönelik olarak Güneydoğu Asya ülkeleri ve bölgedeki başat kuruluş olan ASEAN ile ilişkilerimizin geliştirilmesine önem atfedilmektedir. Kuşak-Yol Projesi ve Çin ile olan ilişkilere etkisi, Çanakkale Savaşları ve Anzaklar ile olan tarihsel bağların Okyanusya ile Türkiye arasında karşılıklı ticari ilişkilerin ve turizm potansiyelinin devamına etkisi gibi konular daha derin şekilde ele alınmalıdır.
Gelişmiş ülkelerde özellikle kültürel diplomasi ve yurt dışındaki eğitim kurumları ile uluslararası düzeyde teknik yardım kuruluşlarının faaliyet amaçlarından birisi arasında; yurt dışında ülke firmalarına yeni pazar olanakları sağlamak da yer aldığından TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü’nün faaliyetlerinin bu amaçları önceleyecek şekilde yeniden kurgulanabileceği değerlendirilmektedir. Özellikle ihracat yönüyle Çin ve Japonya gibi pazarlardaki potansiyellerin daha iyi değerlendirilebilmesi ve pazar özelliklerinin daha iyi tespit edilmesi, açısından ülke içi alt bölgeleri de içine alan spesifik bir çalışmaya tabi tutulmalarında fayda vardır. KEİ, D-8 gibi oluşumların Türkiye’nin ihracatını olumlu olarak etkilediği görülmekle birlikte ihracat yönüyle D-8 üyesi ülkelerden Endonezya ve Malezya gibi ülkelerin potansiyellerinin yeterince değerlendirilemediği görülmektedir. Bu pazarlar coğrafi olarak uzakta olsa da özellikle dini yönüyle kültürel yakınlık dolayısıyla ülke potansiyellerinin daha iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim Asya-Pasifik bölgesinde Endonezya, Malezya, Avustralya, Japonya, Singapur ve Tayvan gibi ülkeler GSYİH’leri yüksek ancak potansiyellerinden yeterince faydalanılamayan ülkelerdir. Coğrafi uzaklık, kültürel farklılıklar pazara girişleri zorlaştıran unsurlar olsa da bir süredir bu ülke pazarlarını hedef pazar olmasında yönelik uygulanan politikaların daha da başarılı olabilmesi için akademik çalışmalarda da ele alınması gerekmektedir.
KAYNAKÇA
AKTAN, H. & GÜR, B. (2023). Ticari Diplomasinin Uluslararası Ticaret Açısından Önemi Üzerine Derinlemesine Mülakat: Türkiye’nin Körfez Ülkeleri ile Ticari Diplomasi Örneği. International Social Sciences Studies Journal, 9(110), 6574-6591. DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sssj.69153
ALTAFFAQ, F. O. (2019). The Impact of Economic Diplomacy of the UAE Foreign Policy on on Bilateral Foreign Investment and Trade. Doktora Tezi. Sharjah: United Arab Emirates University Business Administration Dissertations.
AYMAN, S. G., SEZER, A., & KILIÇDAĞI, T. A. (2007). Avrupa Birliği’ne Katılım Sürecinde Türkiye’nin Komsu ve Çevre Ülkeler Politikası-Stratejik Yaklaşımlar. İstanbul: TÜSİAD.
BALKAN, B. (2023). Türkiye’de Ticari Diplomasi ve Kurumları. Türkiye Yüzyılına Girerken Diplomasi Üzerine Ekonomi-Politik Yazılar. Ankara: TİAV Yayınları.
BEDİR, U. (2021). Türkiye’de Düşünce Kuruluşlarının Dış Politika Bağlamında Kamu Diplomasisi İşlevleri. İleti-ş-im Özel Sayı, 6. DOI: http://dx.doi.org/10.16878/gsuilet.868147
CAN, M. (2020). Ticari Diplomasi ile İhracat Ve Uluslararası Müteahhitlik Hizmetleri İlişkisi: Türkiye Örneği. Doktora Tezi. Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
ÇINAR, Y. & TÜRKMEN, G. (2010). İhracatta Bölgesel Çeşitlendirme ve İstikrar. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 65(2), 29-57.
DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER KURULU. (2024). “Sektörel İş Konseyleri”. Erişim Tarihi 14 Ocak 2024, https://www.deik.org.tr/sektorel-is-konseyleri
HOCKING, B. & LEE, D. (2010). Economic Diplomacy in Robert A.Denemark (ed.) The International Studies Encyclopedia. New Jersey: Wiley Blackwell.
JAMES, A., & BERRIDGE, G. (2003). A Dictionary of Diplomacy. Second Edition London: Palgrave Macmillan.
LEE, D. (2004).“The Growing Influence of Business in U.K. Diplomacy. International Studies Perspectives, 5(1), 50-56.
MÜSİAD. (2018). Ekonomik Refah ve Güvenlik Bağlamında Ticaret Diplomasisi. MÜSİAD Araştırma Raporları: İstanbul.
NARAY, O. (2008). Commercial Diplomacy: A Conceptual Overview. In 7th World Conference of TPOs, The Hague, 2 Nisan 2024, https://www.intracen.org/uploadedFiles/intracenorg/Content/Trade_Support_Institutions/TPO_Network/Content/Conferences/2008/NarayConferencepaper.pdf
OKAN, C. (2019). Ekonomik Diplomasi Aracı Olarak Devlet ve Hükûmet Başkanlarının Yurtdışı Ziyaretlerinin Uluslararası Ticarete Etkisi: Türkiye Analizi. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
ÖZBERK, N. (2010). İhracat ve Yatırım için Diplomasi: Türkiye’nin Ticari Diplomasi Uygulaması. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
POTTER, E. H. (2004). Branding Canada: The Renaissance of Canada’s Commercial Diplomacy. International Studies Perspectives, 5(1): 55–60.
RANA, K., & CHATTERJEE, B. (2011). Introduction: The Role of Embassies. Economic Diplomacy India’s Experience, Jaipur: CUTS International.
REUVERS, S. (2012). Research on Commercial Diplomacy: Review and Implications. Master Tezi. Enschede: University of Twente, Faculty of Management and Governance Business Administration International Management.
ROSE, A. K. (2007). The Foreign Service and Foreign Trade: Embassies as Export Promotion. The World Economy, 30(1) 22-38.
T.C. TİCARET BAKANLIĞI. (2008). 2007 Yılı Faaliyet Raporu. Ankara: Ticaret Bakanlığı.
T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI. (2024). “Asya-Pasifik Ülkeleri İle İlişkiler”. Erişim Tarihi 25 Mart 2024, https://www.mfa.gov.tr/dogu-asya-ve-pasifik-ulkeleri-ile-iliskiler.tr.mfa
T.C. TİCARET BAKANLIĞI. (2024). “Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Uzak Ülkeler Stratejisi Tanıtım Toplantısında Konuştu”. Erişim Tarihi 9 Ocak 2024, https://ticaret.gov.tr/haberler/ticaret-bakani-mehmet-mus-uzak-ulkeler-stratejisi-tanitim-toplantisinda-konustu
T.C. TİCARET BAKANLIĞI. (2024). “Yurt Dışı Temsilciliklerimiz”. Erişim Tarihi 28 Nisan 2024, https://ticaret.gov.tr/yurtdisi-teskilati/yurt-disi-temsilciliklerimiz
TRADEMAP (2024). “List of Importing Markets From Selected Countries for a Product Exported by Türkiye”. Erişim Tarihi 28 Nisan 2024, https://www.trademap.org/
ÜNAY, S. (2010). Economic Diplomacy for Competitiveness: Globalization and Turkey’s New Foreign Policy. PERCEPTIONS Journal of International Affairs, (Autumn-Winter 2010), XV (3-4), 21-48.
YILDIRIMLIDAL, İ. (2023). Ticari Liberalizm Kuramı Çerçevesinde Türk Ticaret Diplomasisi Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi. Doktora Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
1990 İstanbul doğumlu olan yazar, 2009 yılında Üsküdar Amerikan Lisesi’nden, 2013 yılında ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. 2015 yılında aynı üniversitede Kentsel Politika Planlaması ve Yerel Yönetimler programını tamamlayarak yüksek lisans derecesini aldı. 2014 yılından bu yana Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü’nde görev yapmaktadır. Genel Müdürlük bünyesinde yer alan Reklam Dairesi Başkanlığı’nda sırasıyla iletişim ve kozmetik-temizlik ürünleri reklamları denetimi ve sekretarya hizmetlerinin yürütülmesinde görev almaktadır. 2019 ve 2020 yılı itibariyle Ankara Üniversitesi Siyaset Bilimi Anabilim Dalı ile Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümlerinde ikinci lisans ve yüksek lisans derecelerini almış olup halen halkla ilişkiler ve tanıtım alanında doktora eğitimine devam etmektedir. Ağustos 2022 tarihi itibarıyla T.C. Melburn Başkonsolosluğu Ticaret Ataşesi olarak görev yapmaktadır.
Ticaret Uzmanları Derneği (TİUD), Ticaret Uzmanları ile Uzman Yardımcılarının dayanışma ve birlikteliğini geliştirmeyi, ortak hak ve menfaatlerini korumayı, mesleki, sosyal ve kültürel gelişimlerine katkıda bulunmayı amaçlayan bir sivil toplum kuruluşudur.