Ticaret Politikası ve Sürdürülebilirlik: Kamusal Yaklaşımlar

avatar

Küresel ticaret politikaları, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle giderek daha fazla iç içe geçmektedir. Çevresel standartlar ve sürdürülebilirlik sertifikaları, ticaretin yönünü belirleyen temel unsurlar haline gelmiş olup, ülkeler bu alanda düzenleyici kapasitelerini güçlendirme ihtiyacı duymaktadır. Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi uygulamalar, ticaret ortaklarını sürdürülebilirlik gerekliliklerine uyum sağlamaya zorlamaktadır.

Ancak, sürdürülebilirlik odaklı ticaret politikalarının, gelişmekte olan ülkeler için maliyetler yaratabileceği ve küresel rekabeti etkileyebileceği belirtilmektedir. İzole politika önlemleri, karbon kaçağı gibi sorunları beraberinde getirebilir ve küçük ölçekli işletmelerin piyasadan dışlanmasına yol açabilir. Bu nedenle, uluslararası işbirliği, düzenleyici çerçevelerin uyumlaştırılması ve kamu-özel sektör ortaklıkları, sürdürülebilir ticaretin desteklenmesinde kritik rol oynamaktadır.

Çalışma, bölgesel ticaret anlaşmalarının sürdürülebilirlik hükümlerini nasıl içerebileceğini ve çok taraflı platformlardaki tartışmaların ticaret ve çevre politikaları arasındaki uyumu nasıl artırabileceğini incelemektedir. Türkiye gibi AB ile yakın ticari ilişkileri olan ülkeler için, bu süreç hem zorluklar hem de fırsatlar sunmaktadır. Ülkemizin Yeşil Mutabakat Eylem Planı doğrultusunda atacağı adımlar, sürdürülebilir ticarette bölgesel bir lider konumuna ulaşmasını sağlayabilir.

Ticaret Yollarından Tedarik Zincirlerine Tarihsel Dönüşüm

avatar

Tedarik zincirlerinin evriminin değerlendirildiği bu çalışmada tarihsel ticaret rotalarından günümüzdeki modern yapıya dönüşümü ortaya konmaktadır. Tarihte Coğrafi Keşifler ve Sanayi Devrimi ile birlikte küresel ticarette önce yeni rotaların keşfi, daha sonrasında ise üretim süreçlerindeki mekanizasyon ve standardizasyon tedarik zincirlerinin uluslararası boyutta dönüşümünü ve entegrasyonunu hızlandırmıştır. Günümüze yaklaştığımızda ise Kovid-19 salgınıyla birlikte küresel tedarik zincirlerinin kırılganlığı ve bağımlılığı ortaya çıkmış, salgın sonrasındaki yeni normal süreçte üretimde ve tedarikte yerelleşme eğilimleri, sürdürülebilir biz vizyon ile dijitalleşmenin daha etkin kullanımı dikkat çekmiştir. Çalışmanın tedarik zincirlerinin geleceğine ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı bölümünde ise yapay zekâ, otomasyon ve akıllı uygulamaların dönüşümde daha etkin rol alacağı ve veri analitiğinin tedarik zincirlerindeki öneminin artacağı değerlendirilmektedir. Çalışmanın son bölümünde ise Türkiye’nin söz konusu dönüşüm sürecindeki yeri ve önemine değinilerek teknolojiye odaklı yatırım vizyonu, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm unsurları, lojistik altyapının güçlendirilmesi ve sürdürülebilir odaklı politikaların benimsenmesinin Türkiye’nin tedarik zincirlerindeki entegrasyonunu güçlendireceği değerlendirilmektedir.