ÖZET

Bu çalışma ile transit ticaretin gümrük ve maliye mevzuatı çerçevesindeki yeri analiz edilmektedir. Bilindiği üzere transit, eşyanın satıldığı ülkede herhangi bir vergi, resim ve harç tabiiyeti olmadan başka bir ülkeye transfer edilmesi olarak nitelendirilmektedir. Bu ticaret türünde eşya, transit geçtiği ülkede gümrük vergisi, resim ve harç gibi mali yükümlülüklere tabi tutulmamakta ve serbest dolaşıma girmemektedir. Bu nedenle, söz konusu çalışmada, transit ticaretin, eşyanın serbest dolaşıma girdikten sonra ihraç edilmesi ve bölgesel ihtiyaçlara yönelik ortaya çıkan sınır ticaretinden farklı bir yapıda olduğu vurgulanmaktadır.

Türkiye’de transit ticareti tek bir çatı altında toplayan bir mevzuat bulunmamakla birlikte, işlemler Ticaret Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi farklı kurumların düzenlemeleriyle yürütülmektedir. İhracat Yönetmeliği’nde tanımlanan bu faaliyet, gümrüklerde transit beyannamesi, özet beyan ve aktarma genelgelerinin ilgili hükümleri kapsamında gerçekleştirilmektedir.

Diğer taraftan, kambiyo mevzuatı açısından, transit ticaret kapsamında elde edilen satış bedellerinin yurda getirilme zorunluluğu bulunmamakla birlikte bu bedellerin tasarruf edilme şekli serbest bırakılmıştır. Ayrıca, transit ticaret işlemleri Katma Değer Vergisi (KDV), Damga Vergisi ve Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) gibi vergisel yükümlülüklerden istisnadır. Önceden lehe fark esası bulunurken, güncel mevzuatta zararına satışa (aleyhte fark) imkân tanınması, tacirlerin zararını minimize etmesine olanak sağlamaktadır.

Sonuç olarak, coğrafi konumu nedeniyle Türkiye için önemli bir potansiyel taşıyan transit ticaretin, çatı bir mevzuat metninin olmaması nedeniyle ortaya çıkan karmaşık yapısının dikkatli planlama ve profesyonel lojistik faaliyetleri ile aşılabileceği belirtilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Transit Ticaret, Gümrük Mevzuatı, Maliye Mevzuatı, Transit Rejimi, Lojistik

ABSTRACT

This study analyzes the position of transit trade within the framework of customs and financial legislation. It is defined as the transfer of goods to another country without being subject to any tax, duty, or charge. In this type of trade, the goods are not subject to financial obligations such as customs duties, taxes, and fees in the transit country and do not enter free circulation. Therefore, this study emphasizes that transit trade has a different structure from export, where goods are exported after entering free circulation, and from border trade, which arises from regional needs.

Although there is no single, consolidated legislation for transit trade in Turkey, transactions are carried out under the regulations of various institutions such as the Ministry of Trade and the Ministry of Treasury and Finance. This activity, defined in the Export Regulation, is carried out at customs under the relevant provisions of the transit declaration, summary declaration, and transfer circular.

On the other hand, from a foreign exchange legislation perspective, while there is no obligation to repatriate the sales proceeds from transit trade, the disposition of these funds is unrestricted. Furthermore, transit trade transactions are exempt from fiscal obligations such as Value Added Tax (VAT), Stamp Duty, and the Resource Utilization Support Fund (KKDF). While the principle of a positive profit margin was previously required, current legislation allows for sales at a loss (negative difference), enabling traders to minimize their losses.

In conclusion, it is stated that the complex structure of transit trade, which holds significant potential for Turkey due to its geographical location, arising from the lack of a single framework legislation, can be overcome with careful planning and professional logistics activities.

Keywords: Transit Trade, Customs Legislation, Fiscal Legislation, Transit Procedures, Logistics

1.    GİRİŞ

Transit; bir eşyanın ihraç edildiği ülkeye kadar geçtiği gümrük bölgelerinde herhangi bir vergi ve benzeri ek ödeme yapılmadan ve herhangi bir ticaret politikası önlemine tabi tutulmadan, düşük maliyetler ile taşınmasıdır (Şedele, 2009).

Transit ticaret kavramı ise eşyanın satıldığı ülkede herhangi bir vergi, resim ve harç tabiiyeti olmadan başka bir ülkeye gönderilmesi olarak nitelendirilmektedir. Kavrama ilişkin olarak literatür tarandığında, Akçin transit ticaret kavramını: “Yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmadan ya da antrepodan satın alınan serbest dolaşımda olmayan eşyanın, ülkemiz üzerinden transit olarak veya doğrudan doğruya yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmaya ya da antrepoya satılması” olarak nitelemektedir (Akçin, 2021). Diğer bir tanımlamaya göre ise transit ticaret, eşyanın bir ülkeden diğerine doğrudan sevk edilmeden, üçüncü bir ülke üzerinden geçiş yaparak taşındığı ticaret türüdür.

Literatürde transit ticaretin tanımlanması, uluslararası ticaret teorileri ve uluslararası ticaret uygulamaları çerçevesinde ele alınmaktadır. Ayrıca transit ticaret kavramsal olarak uluslararası ticaretin önemli bir bileşeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta lojistik ve tedarik zincirlerinin yönetimi açısından kritik bir role sahip olduğu belirtilmektedir. Bu ticaret türü, eşyanın asıl menşe ülkesinden varış ülkesine taşınırken üçüncü bir ülke topraklarında veya başka bir ülke sınırları içerisinde hatta yolda alıcısının değişmesi ile nihai ülkeye gönderilmesini ifade etmektedir. Buradan şu sonuç çıkarılabilir: Bir X ülkesinde yerleşik A firmasının Y ülkesinden aldığı eşyayı Z ülkesine satarken bu eşyanın illa ki X ülkesi sınırları içerisine girmesi gibi bir kısıtlama bulunmamaktadır. Her ne kadar iki ülke arasında ticaret gerçekleşmiş gibi düşünülse de bu ticaret üç ülkelidir.

Yabancı kaynaklar tarandığında ise transit ticaret kavramı “üçgen ticaret”, “cross trade”, “triangular trade”, “triangle trade” şeklinde isimlendirilmektedir. Ancak, üçgen ticaret kavramı; 16 ncı ve 19 uncu yüzyıllar arasında İngiltere Limanlarından gelen ürünlere karşılık Afrika kıtası yerlilerinin köle olarak Amerika Kıtasına gönderilerek Avrupa’ya geri ihraç edilebilecek nakit mahsuller üretmeleri amacıyla ortaya çıkan bir ticaret türüdür. Bu günümüzde kullanılan transit ticaret kavramından ürünlerin değiş tokuşunu içermesi nedeniyle farklılaşmaktadır.

Temelde transit ticaret serbest dolaşımda bulunmayan eşyanın transitidir. Eşya eğer serbest dolaşımda ise transit ticaret değil ihracat söz konusu olmaktadır. Diğer bir transit türü olarak sınır ticareti kavramına bakıldığında ise sınır ticareti kavramının temelde bölgesel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik komşu ülkelerin sınır illerinde yaşayan vatandaşlar ile gerçekleştirilen özel bir dış ticaret işlemi olduğu anlaşılmaktadır (Erdoğan & Ener, 2005).

Transit ticaret işlemleri yapan tacirlere ilişkin basit bir tanımlama yapılacak olursa; transit tacir, vergi kimlik numarasına sahip, ticaret ve sanayi odası ya da esnaf ve sanatkârlar odasına kayıtlı üretim faaliyetinde bulunan esnaf ve sanatkârlar veya işletmeler, ticari faaliyetlerde bulunan gerçek ya da tüzel kişiler ile bağlı ortaklıklar ya da konsorsiyumları ifade etmek için kullanılmaktadır (Kaçmazer, 2015). Ayrıca, transit tacirler, ticari faaliyette bulundukları ülkenin mevzuatına göre değil, uluslararası ticaret kuralları ve mevzuatlarına bağlı olarak faaliyet yürütmektedirler.

2.    TRANSİT TİCARETİN TÜRLERİ

Daha önce de belirtildiği üzere transit ticaret işlemleri gerçekleştirilirken eşya firma merkezinin bulunduğu ülke sınırları içine girmeden de transit ticaret gerçekleştirebilmektedir. Hatta eşya bu ülkeye gelse dahi serbest dolaşımda olmayan eşya statüsünde bulunmaktadır ve serbest dolaşımda olmayan eşyanın depolandığı antrepolar, geçici depolama yerleri ve serbest bölgelerde geçici veya kalıcı süreli depolanabilmektedir. Bu eşyanın transit ülkede, gümrük vergileri alınmamaktadır. Ancak belirli düzenleyici prosedürlerin uygulanması hakkı her koşulda saklıdır.

Türkiye’de yerleşik herhangi bir firma tarafından ithal edilmek amacıyla yurda getirilerek, gümrük antrepolarına alınan bir eşyanın aynı firma ya da eşyayı gümrük antreposunda devir alan başka bir firma tarafından başka bir ülkeye (ya da eşyanın getirildiği ülkedeki başka bir firmaya) satılması da transit ticaret işlemidir.

Bu noktada birbiri ile karıştırılan transit ticaret ve transit rejimi arasında bir kıyas yapılacak olursa; uluslararası eşya hareketi açısından birbiriyle yakından ilişkili oldukları ancak temelde iki farklı kavram olarak karşımıza çıktıkları görülmektedir. Benzer bir yapıya sahip olmalarının temel nedeni, her ikisinin de eşyanın bir ülkeden başka bir ülkeye, ithalat vergilerine ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın bir üçüncü ülke toprakları üzerinden geçişini içermesidir. Her iki durumda da amaç, eşyanın nihai varış noktasına gümrük vergileri ödenmeden ulaştırılmasıdır. Bununla birlikte, aralarındaki temel fark, transit ticaretin ticari bir faaliyeti, transit rejiminin ise bu faaliyeti düzenleyen bir gümrük prosedürünü ifade etmesidir. Özetle, transit ticaret “ne yapıldığı” sorusuna cevap verirken, transit rejimi ise “nasıl yapıldığı” sorusunu yanıtlamaktadır. Transit ticaret yapan bir tacir, bahse konu eşyanın bir ülkeden diğerine sevk edilmesi sırasında transit rejiminin sunduğu yasal ve lojistik çerçeveden faydalanmaktadır.

Transit ticaret kapsamında yapılan işlemlerin gerçekte bir ithalat ve ihracat işlemi olmaması nedeniyle serbest dolaşıma giriş ve ihracat beyannamesi düzenlenmesi beklenmemektedir. Eşyanın lojistiği çerçevesinde bir ülkeden başka bir ülkeye taşınması durumunda transit beyannamesi düzenlenmesi zorunludur. Aynı gümrük müdürlüğü yetki alanında yer alan antrepo ve geçici depolama yerlerinden başka bir antrepo, geçici depolama yerine eşyanın taşınması sırasında ise tutanak ve memur refakati kapsamında işlem yapılabilmektedir.

Diğer bir taraftan, transit ticarete konu yükler genellikle parsiyel yük statüsünde bulunmaktadır. Çünkü büyük yükler genellikle bir noktadan alınarak satıcısına teslim edileceği yere doğrudan transfer edilmektedir. Ayrıca, büyük tonajlı yüklerin transit ticaretinin yapılması hâlinde depolama ve taşıma noktasında ek mali külfetler ortaya çıkmaktadır.

Transit ticarete konu olan eşya herhangi bir gümrük vergisi ve harcına tabi değildir; ancak ülkemize getirilen eşyanın gümrüklü antrepolara indirilmesi hâlinde antrepo beyannamesi düzenlenmesi gerekmektedir.

Günümüzde herhangi bir vergi, resim ve harç tabiiyeti olmaması nedeniyle transit ticaret, ihracat ve ithalattan daha kolay bir sistem olarak nitelendirilmektedir ve ülkemizin konumu gereğince bu tarz operasyonlar sürekli gerçekleştirilmektedir. Her ne kadar kolay gibi gözükse de transit ticaret dikkat edilmesi gereken bir çalışmanın ürünüdür. Çünkü, transit ticaret sürecinde eşyanın transit edildiği ülkedeki gümrük kontrollerinin yanı sıra, taşıma ve sigorta işlemlerinin de en etkin şekilde planlanması gerekmektedir. Burada bir ek bilgi olarak, bir ticaret şekli olarak kabul edilen transit ticarette, ithalat ve ihracatta uygulanan tüm ödeme şekilleri uygulanabilmektedir.

Ayrıca, uluslararası anlaşmalarla ticareti yasaklanmış eşya ve Ticaret Bakanlığınca ticareti herhangi bir sebeple uygun görülmeyen eşya transit ticarete de konu edilememektedir.

Transit ticaret işlemlerinde bir eşyanın nihai olarak alıcısının kullanıma tabi olup olmaması hususu net olmadığından lojistik süreçlerinin iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bu noktada, öncelikle ticaret yapılacak eşyanın ve hedef pazarın belirlenmesi, hedef pazara ulaşım için en uygun transit ülke ve güzergâha dikkat edilmesi, transit ülkenin gümrük düzenlemeleri ve kurallarının incelenmesi ve eşyanın bu kurallara uygun olarak taşınması gerekmektedir. Aynı zamanda gümrük beyannameleri, faturalar ve diğer ilgili belgelerin doğru ve eksiksiz bir şekilde düzenlenmesi, eşyanın gümrükteki geçiş sürecinin dikkatle takip edilmesi ve gerekli izinlerin alınması transit ticaretin başarılı bir şekilde gerçekleşmesi için önemlidir. Eşyanın güvenli bir şekilde taşınması, zamanında teslimatın sağlanması ve müşteri memnuniyetinin artırılması için profesyonel taşımacılık şirketleriyle çalışılması önerilmektedir. Kısacası transit ticaret süreci, eşyanın hedef pazara güvenli ve zamanında ulaşmasını sağlayan karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte detaylara dikkat edilmesi, doğru stratejilerinin belirlenmesi ve uygun lojistik hizmetlerinin kullanılması hâlinde transit ticaret faaliyeti başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilecektir.

Transit ticaret işlemleri ihracat ve ithalat eksenli olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilmektedir. Yurt dışından alınarak yurt dışına satılan ve ülkemize gelmeyen eşya için gümrük beyannamesi verilmesine gerek bulunmamaktadır. Çünkü, bu senaryoda Türkiye Gümrük Bölgesi’ne giren bir eşya söz konusu değildir. Öte yandan, transit ticaret konusu eşya ülkemizden geçecekse veya antrepo, serbest bölge arası taşıma işlemi söz konusu olacaksa, transit rejimi çerçevesinde bir transit beyannamesi verilmesi gerekmektedir. Örneğin, Almanya’dan alınarak Gürcistan’a satılan tekstil ürünlerinin Ambarlı Limanına geldiği durumda, Ambarlı’dan Gürcistan’a bir transit beyannamesi ile taşınması gerekmektedir.

İzmir Serbest Bölge’den alınan ve serbest dolaşımda olmayan eşyanın Avrupa Serbest Bölgesine satıldığında bu eşyanın İzmir-Tekirdağ arasında transit rejimi kapsamında taşınması zorunludur. Bir başka örnek olarak da Muratbey Gümrük Müdürlüğüne bağlı X Firmasının antreposundan satın alınan ve henüz serbest dolaşımda bulunmayan eşyanın Mısır’a satıldığı ve bu eşyanın Ambarlı Limanı’ndan gemiye yüklenerek gönderileceği durum örnek verilebilir. Bu örnek olayda, Muratbey Gümrük Müdürlüğü yetki çevresinde yer alan antrepo ile Ambarlı Gümrük Müdürlüğü arasında transit rejimi kapsamında beyanname verilmesi gerekmektedir. Çünkü burada iki farklı gümrük idaresi bulunmaktadır.

Diğer bir taraftan, Mersin Limanına gelen yükün ilk önce geçici depolama yerine veya antrepoya alınması daha sonra ise serbest dolaşıma giriş işlemleri yapılmadan tekrar Mısır’a satılması hâlinde aktarma genelgeleri kapsamında işlem tesis edilmektedir.

Eşyanın ülkemize hiç uğramaması seçeneğine örnek verilecek olursa; Çin Halk Cumhuriyeti’nden alınan ve ABD’ye satılan eşyanın transit taciri Türkiye’de mukim bir firma olmasına rağmen eşyanın Türkiye’ye gelmesi söz konusu değilse transit ticaret işlemlerinde herhangi bir beyanname verilmesi gerekmemektedir.

Bunlara ek olarak, havalimanlarında serbest dolaşımda olmayan yakıtların uçaklara veya özel jetlere satılması, serbest dolaşımda olmayan yağ, yakıt ve alkolün deniz limanlarında gemilere satılması ve gümrüksüz satış mağazası kapsamındaki freeshoplarda transit yolculara satılan ürünlerde (sigara, alkol, güzellik ürünleri, parfüm vb.) serbest dolaşımda olmayan eşyanın yabancılara satılması kapsamında değerlendirilebileceği için bir transit ticaret işlemi olarak kabul edilebilmektedir.

3. GÜMRÜK MEVZUATI AÇISINDAN TRANSİT TİCARET

Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla Asya, Avrupa ve Orta Doğu arasında bir köprü görevi görmektedir. Bu nedenle, Türkiye’de transit ticaretin önemi büyüktür. Transit ticaret kavramı klasik uluslararası ticaret teorilerinin aksine üretim eksenli bir ticaret türü olmaması nedeniyle geleneksel anlamlandırmalardan uzak bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Geleneksel kurallardan uzak olması nedeniyle de Türkiye’de tam olarak bir mevzuatı bulunmamakla birlikte kavrama ilişkin işlemler farklı kurum ve birimlerin mevzuatlarına tabi olarak gerçekleştirilmektedir. Bir noktada bu durum anlaşılabilmektedir. Çünkü transit ticaret kavramı içerisinde barındırdığı özellikler kapsamında farklı birimlerin hatta aynı birimler içerisinde farklı alt birimlerin farklı düzenlemelerine tabidir. Örneğin transit ticarette en önemli hususlardan birisi faturadır ve transit ticaret aynı zamanda döviz kazandırıcı bir işlem olması nedeniyle vergi istisnalarına sahiptir. Bu noktada transit ticaret kavramına yönelik belirtilen işlemler Hazine ve Maliye Bakanlığı görev alanına girmektedir.

Diğer bir taraftan bir ticaret türü olması nedeniyle Ticaret Bakanlığı nezdinde de gerekli düzenlemeler yapılmaktadır. Hatta transit ticaret kavramı, Ticaret Bakanlığı’nın uhdesinde yer alan (06.06.2006 t. 26190 s. R.G.) İhracat Yönetmeliği’nin 4 ncü maddesinin 1 nci fıkrasının “n” bendinde “Yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmadan ya da antrepodan satın alınan malın, ülkemiz üzerinden transit olarak veya doğrudan doğruya yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmaya ya da antrepoya satılması” olarak tanımlanmaktadır. Gerçekleşen bu ticari faaliyette eşya transit olarak ülkemizden geçebilir ya da eşya ülkemize uğramadan doğrudan satıcının ülkesinden, alıcının ülkesine sevk edilebilir.

Söz konusu “İhracat Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” 3. maddesi ile değişik İhracat Yönetmeliği’nin “Diğer İhracat Şekilleri ve Transit Ticaret” başlıklı 13. maddesinin 3. bendi; “Uluslararası anlaşmalarla ticareti yasaklanmış mallar ile Müsteşarlığın madde politikası itibarıyla transit ticaretinin yapılmasını uygun görmediği mallar transit ticarete konu olamaz. İthalat ve ihracat yapılması yasaklanmış ülkelerle transit ticaret yapılamaz.” hükmünü amirdir.

Yönetmelik yanı sıra transit rejimi kapsamında transit ticarete ilişkin yapılacak işlemler 2008 yılına kadar Transit Ticarete İlişkin Tebliğ (No: İhracat 2006/6) (06.06.2006 t. 26190 s. R.G.) kapsamında tesis edilmiş ve bu Tebliğ ile transit ticaretin kapsamı düzenlenmiştir. Söz konusu Tebliğ’de gerçekleştirilecek bir transit ticaret işleminde alış ve satış bedelleri arasında lehte fark olması esasından bahsedilmiş olup hangi koşullarda aleyhte farkın kabul edileceği konusunda da açık hükümler beyan edilmiştir. Ayrıca transit ticaret taleplerinin Tebliğin ekinde yer alan “Transit Ticaret Formu” düzenlenmek suretiyle bankalar vasıtasıyla yapılması öngörülmüştür. Transit ticarete konu olan eşyayla ilgili olarak, ithalata ve ihracata ilişkin vergi, resim, harç ve fon tahsil edilemeyeceği de yine bu Tebliğ ile hüküm altına alınmıştır.

Uluslararası anlaşmalarla ticareti yasaklanmış eşya ile mülga Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın madde politikası itibarıyla transit ticaretinin yapılmasını uygun görmediği eşyanın transit ticarete konu olmayacağı, ithalat ve ihracat yapılması yasaklanmış ülkelerle transit ticaretin yapılamayacağı, transit ticaret işlemlerinin yürütülmesinde İhracat Genel Müdürlüğü’nün yetkili olacağı bildirilmiştir. Ancak bu Tebliğ, Transit Ticarete İlişkin Tebliğin (Tebliğ No: İhracat 2006/6) Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Tebliğ (No: İhracat 2008/11) (12.07.2008 t. 26934 s. R.G.) ile mülga olmuştur. Günümüzde transit ticaret işlemleri gümrüklerde transit beyannamesi, özet beyan ve aktarma genelgelerinin [Genelge No: 2013/54 (Deniz ve Havalimanlarında Aktarma İşlemleri hk.) ve Genelge No: 2013/5 (Antrepoya Eşya Alınması ve Aynı Gümrük İdaresi Denetiminde Eşya Sevki Hk.)] ilgili hükümleri kapsamında gerçekleştirilmektedir.

Eğer bir antrepo beyannamesi muhteviyatı eşyanın üçüncü ülkelere transit ticarete konu edilmesi ve Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemine (TAREKS) tabi olması hâlinde ise diğer bir aktör kurum olan TSE Muayene Gözetim Merkezi Başkanlığına herhangi bir başvuru olup olmadığının kontrolü yapılamaktadır.

Serbest Bölgelerde yapılan işlemler açısından transit ticaret faaliyetleri Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’nün 1998/05 sayılı Genelgesi (Serbest bölgelere eşya giriş ve çıkışı) kapsamında düzenlenmektedir. Bu Genelge’de serbest bölgelerde transit ticaret işlemlerinin; transit alış ve satış işlemlerine ilişkin SBİF’lerin düzenlenmesi, alış ve satışa ilişkin faturaların ve varsa alım ve satıma ilişkin sözleşmenin oluşturulması, eşyanın CIF alış bedeli üzerinden binde 1 oranında özel hesap ücreti yatırıldığına ilişkin makbuzun bulunması ve son olarak satış bedelinin tahsil edildiğini gösterir belgenin (döviz alım belgesi veya satış bedelinin ilgilinin hesabına yatırıldığına dair banka yazısı) veya bahse konu belgelerin, bedelin tahsilini müteakip üç gün içerisinde Bölge Müdürlüğüne verilmesine ilişkin taahhüt kapsamında gerçekleştirilmekte olduğu belirtilmektedir.

Güncel durumlara göre de transit ticaret hususunda mevzuat düzenlemeleri gerçekleştirilebilmektedir. Örneğin: Ukrayna’dan Yapılacak Tarım Ürünleri İthalatında Uygulanacak Esaslar Hakkında Karar (Karar Sayısı: 5251) (03.03.2022 t. 31767 s. R.G.) kapsamında, Ukrayna’dan yüklenen tarımsal ürünlerin ithalatında veya transit ticaretinde, 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığına sunulması zorunlu olan resmi sertifika ve belgeler, söz konusu ülke yetkili otoriteleri tarafından yeniden düzenlenmeye başlayıncaya kadar resmi kontrollerde aranmamaktadır. Resmi kontrollerin, Bakanlık tarafından risk esaslı analiz sıklığına göre yürütüleceği bildirilmektedir.

Buna ek olarak, Ticaret Bakanlığına yapılan muhtelif başvurular sonucunda 16.06.2022 tarihli ve 75625658 sayılı tasarruflu yazı ile Türkiye’den ihraç edilmeyen bir eşya için ülkemiz yetkili makamlarınca menşe şahadetnamesinin düzenlenmemesi gerektiği bildirilmiştir.

4. MALİYE MEVZUATI AÇISINDAN TRANSİT TİCARET

Transit ticaret işlemlerinde daha önce belirtilen mevzuat hükümleri yanı sıra kambiyo mevzuatı da transit ticaret kavramının gerçekleştirilmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Transit ticarete ilişkin en önemli konulardan birisi her zaman lehe fark olmak zorunda mı sorusudur. Bu noktada, Transit Ticarete İlişkin Tebliğ (No: İhracat 2006/6) (06.06.2006 t. 26190 s. R.G.) kapsamında belirli koşullar haricinde lehe fark olması gerektiği ancak aleyhte fark da olabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu Tebliğ’in 2008 yılında kaldırılması ile aleyhte farkın kabul edilmeyeceğine ilişkin herhangi bir mevzuat düzenlemesi kalmamıştır.

Transit ticarette lehe veya aleyhe fark olması hususu neden önemlidir. Çünkü, eşyanın antrepoda beklediği süreçte değer kaybına neden olacak bir işlemle karşı karşıya kalması hâlinde aleyhte bir fark oluşmakta ve firma zarar etmektedir. Firma bu eşyayı elinden çıkarmak istediğinde diğer bir deyişle daha çok zarar etmeden bu zarar seviyesinde satmak istediğinde serbest dolaşımda olmayan eşyasını satamamaktadır. Günümüzde ise aleyhte farkın olması herhangi bir sorun teşkil etmemektedir. Böylece transit tacir zararına satışlar gerçekleştirerek zararını en aza indirebilmektedir.

Bir ödeme şeklinden ziyade bir ticaret şekli olan transit ticaret işlemlerinde vergi, resim, harç istisnası uygulanmaktadır. Ayrıca tüm ödeme şekillerine göre transit ticaret yapılabilmektedir.

Yurt dışından, antrepodan veya serbest bölgelerden alınarak yine bu yerlere satılan eşya için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesi uyarınca fatura kesilmek zorundadır. Bu bağlamda, transit ticaret yapan e-arşiv mükelleflerinin e-arşiv fatura düzenlemesi gerekmektedir. Buna göre, e-arşiv mükelleflerince e-arşiv fatura, diğer mükelleflerce kâğıt fatura düzenlenmektedir.

Bu itibarla, işlem yapacak firmaların yurtdışındaki satıcıdan kendi firmalarına bir adet fatura kestirmeleri daha sonraki aşamada da kendilerinin ihracatçı olacakları diğer bir fatura (İngilizce olarak) ile de sonraki alıcıya muhatap bir fatura kesmeleri gerekmektedir. Transit ticaret kapsamında İngilizce kesilen bu faturanın Türkçe bir nüshası da olmak zorundadır. Alınan veya satılan ürün veya hizmet 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1 ve 6 ncı maddeleri uyarınca KDV’nin konusuna girmemektedir. Bu nedenle, transit ticaret kapsamı ürün veya hizmet adına kesilen faturalarda KDV’ye yer verilmemektedir.

Buna ek olarak, antrepo ve serbest bölgelerden alınan eşyanın yurtdışına, başka bir antrepoya yahut serbest bölgeye satılması hâlinde 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 16/1-c maddesi hükmünce hem alım hem de satım işlemi KDV’den istisnadır. Kanun’un mezkûr maddesinde transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı eşya KDV’den istisna edildiğinden hem alış hem de satış faturalarında KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

B.07.1.GİB.4.33.15.01-2010-701-16-3 sayılı 04.01.2012 tarihli Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Özelge’sinde “Türkiye üzerinden transit ticaret yapan yurt dışındaki firmalara limanlarda verilen gümrük müşavirliği hizmetinin Türkiye’de verilmesi ve hizmetten Türkiye’de faydalanılması nedeniyle hizmet ihracı kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.” ifadelerine yer verilmiştir. Ancak burada gümrük müşavirlerinin verdiği bilgi desteğinin sonucu olarak ülkeye döviz kazandırıcı bir işlem sağlanmakta ve bu işlemlerinde hizmet ihracatı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin tekrar düşünülmesinde fayda bulunmaktadır.

Ayrıca, transit ticaret kapsamında düzenlenen belgeler 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun Ek 2/1-ç maddesine göre Damga Vergisi’nden müstesnadır. Ancak, transit beyannamesi ve antrepo beyannamesine bir eşyanın transit ticaret kapsamında olduğunu gösterir bir ibare bulunmaması nedeniyle bazı yanlış uygulamalar gerçekleştirilebilmektedir.

Öte yandan, transit ticaret işlemlerinde Türkiye’ye herhangi bir eşya ithalatı gerçekleşmediğinden KKDF (Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu) söz konusu değildir.

Transit ticaret bedellerinin ülkemize getirilip getirilmemesine yönelik mevzuat içerisinde net bir hüküm bulunmamakla birlikte, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara İlişkin Tebliğ’in (No: 2008-32/34) (28.02.2008 t. 26801 s. R.G.) 7 nci Maddesinde “Transit ticaret satış bedellerinin tasarrufu serbesttir.” hükmüne yer verilmiştir.

5.    SONUÇ

Bu çalışma ile transit ticaret, gümrük ve maliye mevzuatı kapsamında incelemiştir. Yapılan analizler sonucunda, transit ticaretin Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle önemli bir ekonomik potansiyel taşıdığı, ancak bu potansiyelin tam olarak kullanılmasının önünde bazı yapısal zorlukların bulunduğu anlaşılmaktadır.

Transit ticaretin vergi ve kambiyo rejimleri açısından önemli avantajlar sunmakta olduğu, Katma Değer Vergisi (KDV), Damga Vergisi ve Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu’ndan (KKDF) istisna olması ve elde edilen gelirin yurda getirilme zorunluluğunun bulunmaması ve tasarrufunun serbest bırakılması, bu ticaret türünü tacirler için oldukça cazip hale getirmektedir.

Ayrıca, 2008 yılında yapılan mevzuat değişikliği ile zararına satışa (aleyhte fark) imkân tanınması, piyasa koşullarında değer kaybeden malların elden çıkarılmasını kolaylaştırarak tacirlerin zararlarını minimize etmelerine olanak sağlayan önemli ve olumlu bir gelişme olarak öne çıkmaktadır.

Bununla birlikte, en temel bulgu, bu alandaki mevzuatın tek bir çatı altında toplanmamış olmasıdır. Faaliyetler, Ticaret Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi farklı kurumların çeşitli yönetmelik, tebliğ ve genelgeleriyle dağınık bir yapıda düzenlenmektedir. Bu parçalı yapı, transit ticaretin operasyonel olarak karmaşık bir süreç olmasına neden olmakta ve başarılı bir uygulama için lojistik, sigorta ve gümrük süreçlerinin titizlikle planlanmasını zorunlu kılmaktadır.

Sonuç olarak, transit ticaret, mali avantajlarına rağmen mevzuatının dağınık yapısı nedeniyle uzmanlık ve dikkat gerektiren bir alandır. Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirebilmesi için mevzuatın daha anlaşılır ve bütüncül bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.

6. KAYNAKÇA

Akçin, R. (2021). Tüm Yönleri ile Gümrük İşlemleri. Ankara: Ünsped Gümrük Müşavirliği.

Damga Vergisi Kanunu. (1964, 11 Temmuz). R.G. (Sayı: 11751)

Erdoğan, E., & Ener, M. (2005). Küresel Pazarların Ekonomik Üsleri Serbest Bölgeler. Ankara: Nobel Akademi Yayıncılık.

Genelge No: 2013/54 (Deniz ve Havalimanlarında Aktarma İşlemleri hk.)

Genelge No: 2013/5 (Antrepoya eşya alınması ve aynı gümrük idaresi denetiminde eşya sevki hk.)

İhracat Yönetmeliği (2006, 06 Haziran) R.G. (Sayı: 26190)

Kaçmazer, M. A. (2015). Avrupa Birliği’ne üyelik süreci kapsamında yeni bilgisayarlı transit sistemi (NCTS) uygulamasının transit ticarete etkileri: İpsala Sınır Kapısı örneği . İstanbul: (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul Gelişim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’nün Mal Giriş-Çıkışları Genelgesi (1998, 07 Temmuz) R.G. (Sayı: 1998/05)

Şedele, U. (2009). Türkiye’deki Transit Rejimi, Karşılaşılan Sorunların Analizi ve Çözüm Önerileri. Uzmanlık Tezi.

Transit Ticarete İlişkin Tebliğ (No: İhracat 2006/6) (2006, 06 Haziran) R.G. (Sayı: 26190)

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara İlişkin Tebliğ (No: 2008-32/34) (28.02.2008 t. 26801 s. R.G.)

Vergi Usul Kanunu. (1961, 10 Ocak). R.G. (Sayı: 10703)